Ana içeriğe atla

Dünya’nın Soğuk ve Karanlık Cenneti “İSVEÇ”

Dünya’nın soğuk ve karanlık köşesi, yemyeşil ormanların içinde kuzeyin yıldızı bir ülke; İsveç. 

10 milyon nüfusa sahip bu İskandinav ülkesinin resmi adı İsveç Krallığıdır. Norveç, Finlandiya ve Danimarka ile birlikte İskandinavya’nın en gözde ülkelerinden biri olup başkenti Stockholm’dür. 

Şimdi kurtların ve Vikinglerin ülkesine gidiyoruz. Bu yolculuğumuz da şaşırmaya hazır olun…


İskandinav ülkelerinin neredeyse hepsinde olduğu gibi İsveç de ekonomisi ve ferahıyla ön plandadır. Aynı zamanda 1995 yılından beri bir Avrupa ülkesidir ve kraliyet ile yönetilmektedir. Ancak o bildiğiniz gibi bir krallık söz konusu değil. Örneğin bir kafedesiniz ve kafe tamamen dolu, gelen kişi kral bile olsa maalesef boş yerimiz yok denerek geri gönderilebilir. 

Ülke ile ilgili basit bir giriş yaptığımıza göre hızlı bir şekilde tarihine bakalım ve sonra modern İsveç’in ilginçliklerine beraber tanık olalım. 

İsveç’in tarihi M.Ö 12 binli yıllara kadar uzanıyor. Ancak asıl bilinen olaylar Viking tarihi ile birlikte başlıyor. Öyle ki 8. Yüzyıldan itibaren İsveç Vikinglerin hakimiyeti altındaydı. Vikingler o bölgede birçok tersane kurmuş ve aynı zamanda İsveç’i İskandinavya’nın ticaret merkezi haline getirmişlerdir. 17. Yüzyılda askeri başarılarıyla isimlerini dünyaya duyurmuş olsalar da sanayi alanında fazla yol kat edemediler ve en çok tarımsal alanda ilerleme kaydettiler. 

Ülkenin derinliklerinde görülmeye değer bir şeyler var. Adeta sanat galerilerini andıran metro istasyonları toplumun beğenisine sunulmuş durumda. Yolcuları her istasyonda farklı tasarımlar karşılıyor. Stockholm, böylece dünyada ki en havalı toplu taşımasına sahip şehir unvanını da elinde bulunduruyor. 

İsveç'te donmuş Göl üzerinde her an ders çalışan öğrencilere rastlayabilirsiniz. Bunun amacı öğrencilerin küçük yaşta doğa sevgisi kazanması ve zor şartlara alışabilmelerini sağlamaktır. Ayrıca devlet lise öğrencilerine her ay 200 dolar harçlık veriyor. Örneğin bir lise öğrencisi devletin yapmış olduğu bu yardımın bir kısmını biriktirerek yaz tatilinde birçok ülkeye gidebilir. Tabi ki bu harçlığın kesilmemesi için okulun uzamaması ve gereksiz devamsızlık yapılmaması gerekiyor. Aksi halde bu harçlık kesiliyor.

İsveç'in Şaşılası Bazı Kuralları 

İsveç'te evcil bir hayvanınız var ve doğum yaptı. Bu sayede sizde 6 aylık doğum izni kullanma hakkına sahipsiniz. Böylece ülkenin hayvan haklarına vermiş olduğu önemi de görebiliyoruz.

Konu evcil hayvanken izin süresi 6 ay, kendi çocuğunuz olduğun da ise 480 gün. Neredeyse 1,5 sene. Ve babaların bu izinden 90 günü bebeğiyle birlikte geçirmesi zorunlu. Tüm bu haklar yasayla garantilenmiştir. Ayrıca bebek arabasıyla herhangi bir toplu taşıma aracına binerseniz sizden ücret alınmıyor.


Biraz daha şaşırmaya hazır mısınız? Ülkenin başkenti Stockholm’de çok ilginç bir trafik kuralı var. Örneğin üst üste 3 gün boyunca herhangi bir trafik kuralını ihlal ettiniz, sizden alınan ceza ücreti 3 gün boyunca trafik kurallarına tamamen uymuş kişilerden birine rastgele veriliyor. Böylece halk trafik kurallarına fazlasıyla uygun davranıyor. 

Peki İsveç Nüfusu Kimlerden Oluşuyor?

İsveçliler, ikliminde getirmiş olduğu etkiyle biraz soğuk insanlardır komşularıyla dahi sohbete girmeye çekinirler. Ayrıca nüfusun %40’ı yalnız yaşamayı tercih ediyor, durum böyle olunca aile bağları da gitgide zayıflıyor. Bunun sonucu olarak da yaşlanan insanlar huzur evini tercih ediyor. 

İsveç, diğer İskandinav ülkelerine nazaran suç oranı bakımından üst sıralarda yer alıyor. İsveç de nüfusun %80’i İsveçli iken kalan %20’lik kesim ise geri kalmış ülkelerin vatandaşlarından oluşuyor. Yani bu ülke ciddi oranda göç alan bir ülke. Ayrıyeten kayıtlara geçememiş 2 milyon daha göçmen vatandaşın burada yaşadığı söyleniyor. Durum böyle olunca da suç kaçınılmaz hale geliyor. Örneğin tecavüz olayları son 10 yılda %35 kadar bir artış göstermiştir. Ve İsveçli vatandaşlarda bu gibi yüz kızartıcı suçların göçmenler tarafından yapıldığını iddia ediyorlar. Tüm bu olanlar ülkede son yıllarda kaotik durumların oluşmasına sebep olmuş. 

İsveçliler giyim kuşam olarak veya yaşam tarzı olarak genellikle sadeliği tercih ederler. Lüks tutkuları onlarda rastlanır bir şey değildir. Bu sebeple insanların birbirlerine tepeden bakma gibi bir durumu söz konusu olmaz. 


Ayrıca İsveçlilerin dakiklikleri de pek meşhurdur. Mesela bir arkadaşınızla buluşacaksınız eğer 2-3 dakika gecikirseniz arkadaşınızı orada bulamayabilirsiniz. Çünkü onu bekletmeyi saygısızlık olarak görecektir. Ayrıca İsveç de bizim kültürümüzde olan komşuculuk da yoktur. Orada kimse kimseyi evine davet etmez, eğer siz ederseniz de garip karşılarlar. Ancak bu onların asosyal olduklarını göstermez çünkü İsveç de ‘Fika Zamanı’ denilen bir olay söz konusu. Peki Nedir bu ‘Fika Zamanı’ ?

Aslında bu olay bizde ki 5 çayına çok benzer, tatlı çörek eşliğinde içilen kahveye denir. İsveçliler aynı zaman da günlük kişi başı 3,5 fincan gibi yüksek miktarda kahve tüketen bir ülke olma özelliğine de sahip.

İsveç de insanlar arasında Unvanlar söz konusu değildir. Kimse kimseye unvanıyla seslenmez, yada kendini doktor veya avukat olarak tanıtmaz, kartvizitlerinde meslek unvanları yer almaz. Profesör, öğretmen, doçent gibi hiçbir unvan sosyal hayatta kullanılmaz. Meslekler arasında çok büyük bir gelir farklılığı olmaması ve mesleklerin bireylerden daha önemsiz görülmesi sebebiyle böyle alışmışlar. 

Üretim Makinası Bir Ülke 

İsveç Avrupa’nın en çok patent alan ülkesi olma özelliğini de taşıyor. Yani ülkede üretime ciddi anlamda kafa yoruyorlar. Orada sadece bir fikrinizin olması yeterli geri kalan desteği devlet size tamamen sağlıyor. İcat geliştirme yönünden ön sıralar da olmasıyla beraber tabi ki Avrupa’nın en çok kitap okuma oranına sahip ülkesi de İsveç. Ortalama olarak haftada 7 saat gibi bir kitap okuma oranına sahipler. İsveç halkı 25 yıl gibi uzun bir eğitim dönemi geçirir. Bu sebeple dünyanın en uzun eğitim alan halkıdır. 

Dünyaya kazandırmış oldukları birçok önemli marka da bulunuyor. E tabi ki ülkenin refah seviyesi de buna bağlı olarak oldukça yüksek ve Avrupa’da 6. Sırada yer alıyor. Dünyadaki beyaz eşyaların yüzde 25’i İsveç’te üretilmiştir. Volvo, Skype, Ikea, Ericsson, H&M, spotify gibi fazlasıyla bilinen bu markalar tamamen İsveç ürünüdür. 

Şimdi biraz da İsveç’in o efsanevi doğasını inceleyelim. İsveç, ‘temiz hava ve temiz çevre’ ilkesine bir hayli önem veriyor. Ülke tam anlamıyla yeşilliklerin ülkesi olarak dünyanın en yeşil 4. Ülkesidir. Hatta geçtiğimiz yıllar da başkent Stockholm Avrupa’nın en yeşil başkenti seçildi. Topraklarının %65’i ormanlarla kaplı ve her yıl 340 milyon ağaç dikildiği bilinmektedir. Ayrıca ülkede tam olarak 97 bin göl bulunmaktadır. Bu sebeple halk hafta sonlarında genellikle göl kenarlarında keyifli vakitler geçiriyor. 


İsveç kış turizmini oldukça hareketli geçiren ülkeler arasında yer alır. Sert geçen kış mevsimleri insanların hayatını öyle derinden etkilemiş ki ülkede dünyanın ilk ve en büyük buzdan oteli bulunuyor. Ancak bu otel her yıl tekrar inşa edilmek zorunda. Zorlu kış mevsimlerinin çok sert olmasına rağmen kış mevsimi bitimin de ülkenin bazı bölgelerinde denize dahi girilebilmektedir. İsveç, dünyada doğaya en çok değer veren ülkedir. Bu sebeple 2050’ye kadar fosil yakıt kullanımını tamamen bırakma kararı alan ilk ülke olmuştur. 

Ayrıca ülkede herkesin doğal kaynaklardan özgürce yararlanabilmesini sağlayan bir yasa var. Bu yasaya göre insanlar istediği her suda yüzebilir, ağaçlardan meyve toplayabilir ve özel mülk dahi olsa içinde bisiklet sürebilir. 


İsveç aynı zamanda Nobel ödülleriyle de ünlüdür. Ünlü kimyager Alfred Nobel 355 kadar patente sahip olmasına rağmen en çok dinamitin icadıyla bilinir. Kardeşi öldüğünde bir gazetenin onun adına ölüm ilanı vermesi ve ilanda ‘Ölüm taciri öldü’ başlığının atılması üzerine Alfred Nobel buna üzülerek arkasında iyi bir miras bırakmak amacıyla tüm mirasını Nobel Vakfı’nın kurulmasına adadı. 

Ülke nüfusunun %90’ı kendini ateist yada agnostik olarak tanımlıyor. Ancak bunun yanın da tüm dinlere de büyük saygı gösteriliyor. Hatta İsveç de birçok yerde 5 vakit ezan sesini duyabilirsiniz. Bunun yanında İsveç yoksul ülkelere yardım eden ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihi Kaş Ve Büyülü Olympos-Çıralı

Antalya’nın en batısında yer alan küçük bir o kadar da şirin bir tatil beldesi Kaş. Turistlerin gözdesi konumunda olan Kaş Toros dağının yamacına Likyalılar tarafından kurulmuş. Tarihte Antiphellos, Habesos ve Andifli gibi bir çok isimle anılmış. Karia ve Likya Bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunan Antiphellos, aynı zamanda bir ticaret limanıymış. Tarihte olanlardan bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yaparak üzerinde tarihi izler bulunan antik kent, Roma Dönemi’nde önem kazanmış ve Bizans Dönemi’nde de piskoposluk merkezi haline gelmiş. DEV BEGONVİLLER VE TAŞ BİNALAR Aynı zamanda antik kent gezmekten hoşlanmayanlar ise Kaş’ın şahane kumsallarında güneşlenebilir, kanoya binebilir ya da yamaç paraşütü yapabilir. Kaş’ın merkezini balık lokantaları, hediyelik eşya satan şirin dükkanlar ve tur acentelerini kaplıyor.   Ara sokaklar ise tamamen bir yarım ada olduğunu dev begonvilleri ve taş binalarıyla belli ediyor. Daracık sokaklarda ...

İlklere İlk Yazım

Seneler; bir çok insan fazlasıyla şey yaşar bu zaman diliminde ve bir çok anı biriktirir. Aslında insanın senelerce en çok yaptığı şey susmaktır belki de ya bazen yeri değildir yada mantıksız gelir konuşmak. O yüzden yazıyorum bende bir zamandan beri. Ama burada farklıymış gerçekten sustuklarım hep bendeydi önceden şimdi başkaları da okuyabilir hissi var. Hem telaşlı hem mutluyum aslında. Bu mecraya  girmeden önce sürekli hangi konu hakkında yazabilirim diye çok düşündüm. Kesin bir konu belirleyemedim kafamda sonra fark ettim ki ben sadece yazmalıyım aslında konu önemli değil, sadece bir şeyler anlatmalıyım. İşte bu istekten ötürü de ilk blog yazımın içerisindeyim şuan. Her şeyin ilki için çelik gibi bir cesaret olmalı bence. Mesela okula ilk gittiğim günü hatırlıyorum da sanki o köpekli yoldan geçen ben değilim. İlk kız arkadaşın elini tutmak örneğin nasıl bir cesaret gerektirir bilirsiniz. Bu da benim bu mecrada ki ilk yazım ve her ilk gibi cesaret gerektirdi. Umarım sonucund...

Amasra'ya İsmini Veren Güçlü Kraliçe, Amastris

Bartın'ın şahane tatil köyü Amasra ile tanışmaya ne dersiniz... Amasra, bence Karadeniz'in en tatlı yerlerinden biri. Kuytu da köşede kalmış şirin ama bir o kadar da tarihiyle kişiyi büyüleyen yer. Şehrin gürültüsünden yorulduysanız ve balığınızı şöyle Karedeniz'in hırçın dalgalarına karşı ellerinizle özgürce yemenin tadına varmak istiyorsanız adresiniz kesinlikle Amasra. Birçok adasıyla göz dolduran Amasra mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. 3000 yıllık tarihi ve hala içinde barındırdığı medeniyetlerle balıkçılık, çekicilik ve yerel sanatlarıyla mavi ve yeşilin buluşma noktası. İlk adı Sesamos olan Amasra antik çağda Paflagonya denilen bölgenin liman kentlerinden biri olduğu bilinmektedir. 13'üncü yüzyılda o zaman Cenevizlilerin elinde olan Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet bir sefer düzenler ve şehre tepeden bakarak lalasına dönüp o meşhur sözü söyler, "Lala, lala!, Çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber göndererek "Bu kadar güzel bi...