Ana içeriğe atla

Tarihi Kaş Ve Büyülü Olympos-Çıralı


Antalya’nın en batısında yer alan küçük bir o kadar da şirin bir tatil beldesi Kaş. Turistlerin gözdesi konumunda olan Kaş Toros dağının yamacına Likyalılar tarafından kurulmuş. Tarihte Antiphellos, Habesos ve Andifli gibi bir çok isimle anılmış.
Karia ve Likya Bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunan Antiphellos, aynı zamanda bir ticaret limanıymış. Tarihte olanlardan bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yaparak üzerinde tarihi izler bulunan antik kent, Roma Dönemi’nde önem kazanmış ve Bizans Dönemi’nde de piskoposluk merkezi haline gelmiş.

DEV BEGONVİLLER VE TAŞ BİNALAR

Aynı zamanda antik kent gezmekten hoşlanmayanlar ise Kaş’ın şahane kumsallarında güneşlenebilir, kanoya binebilir ya da yamaç paraşütü yapabilir. Kaş’ın merkezini balık lokantaları, hediyelik eşya satan şirin dükkanlar ve tur acentelerini kaplıyor.  Ara sokaklar ise tamamen bir yarım ada olduğunu dev begonvilleri ve taş binalarıyla belli ediyor. Daracık sokaklarda ki tarihi evler ve bahçelerinde rengarenk çiçekler Kaş’a daha fazla hayran olmanızı sağlıyor. Buranın evleri gibi kafeleri de gayet renkli ve şirin, bu yüzden herhangi birinde oturup kahvenizi yudumlayabilirsiniz.




Kaş’ın limanı da oldukça gezmeye değer bir yer,  birçok balıkçı teknesi ve yatın arasında yürüyüş yapmak insana farklı bir keyif veriyor. Deniz, zaman zaman Toros’un eriyen kar suları sebebiyle soğuk oluyor fakat yazın sıcak havalar da serinlemek için birebir olan Kaş plajları son derece temiz ve berrak sulara sahip. Ayrıca kamp yapmak isteyenler için İnceboğaz Plajı sessiz ve sakin bir plaj olmakla beraber kamp gruplarının uğrak mekanları arasında yer alıyor.

TÜRKİYE’DE DENİZ MANZARALI TEK TİYATRO



Kaş Antik Tiyatrosu günümüze kadar gelmeyi
başaran sağlam kalıntıların başında geliyor. Milattan önce  1’inci yüzyılda yapılmış olan bu tiyatronun 4 bin kişilik kapasiteye sahip olduğu biliniyor. Bulunduğu bölge itibariyle Türkiye’de deniz manzaralı tek tiyatro olma özelliği taşıyor. Denizin hemen yakınında olması sebebiyle bölgeye ayrı bir hava katıyor. Kaş tatiline çıkacaklara tavsiyem ise kesinlikle antik tiyatro da oturup deniz manzarası karşısında kafa dinlemeniz olacaktır.



KORSAN NOKTASI OLYMPOS


Olympos, Türkiye’nin güney sahilini kapsayan, Antalya şehrine bağlı Olympos-Bey Dağları Milli parkının bir bölümünü oluşturuyor. “Olympos “ kelimesinin eski Yunanca ’da “Uludağ” anlamına geldiği biliniyor. Olympos, antik Likya medeniyetinin en önemli şehirlerinden biri olmuş.  Tarih sayfalarında adı daha çok deniz savaşlarıyla birlikte anılan kent, büyük gemilerin sığınak noktası olmuş. Tarihte korsanların, Pers Tanrısı Mitras için garip kurban törenleri ve gizli ayinler düzenledikleri söyleniyor. Mitras, o dönemde pers mitolojisinde ruh ve ışık tanrısı olarak biliniyor.
O dönemler de oldukça önemli bir yer olan kent 3’üncü yüzyıldan itibaren korsanların sürekli olarak saldırısına maruz kalmış, şehrin nüfusu azalmış ve şehir eski önemini kaybetmiş. Şimdilerde özellikle yabancı turistlerin yoğun ilgi gösterdiği bölge yaz tatili için uygun olmakla beraber geceleri yıldızları izlemek için oldukça sakin ve sessiz bir sahil olma özelliği taşıyor.

OLYMPOS’UN SÖNMEYEN ATEŞİ

Yanartaş, Antalya’nın Kemer İlçesi Ulupınar Köyü yakınlarında küçük, tarihi ve turistik önemi olan doğalgaz kaynağı olma özelliğine sahip. Denize yakın manzaralı bir konumda yer alan taşlar arasından çıkan alevler hala ziyaretçilerin ilgisini çekmeye devam ediyor.  Çıralı Plajı’nın kuzeyindeki kayalıklarda yer alan doğalgaz kaynağı, eski yunan mitolojisine konu olmuştur. Mitolojiye göre o bölgede yaşayan ‘Chımera’ adlı canavarın kahraman bir savaşçı tarafından öldürülmesi sonucu yerin yedi kat altında kalarak hala ağzından çıkmakta olan alev olduğu söyleniyor.

Birçok efsaneye konu olan bölgeye giderken öncelikle benim hayran kaldığım nokta virajlı yolları kaplamış olan ağaçlar oldu. Sahile indiğimde burnuma gelen mükemmel taze portakal kokusu, buranın cennetten bir parça olduğunu hissettiriyor. Olympos’da sahil şeridinde yürüyüş yapmak veya bisiklete binmek buranın vazgeçilmezleri arasında sayılıyor. Eğer bu tarafa yolunuz düşerse Toros Dağları’ndan sahile süzülen bulutların gölgesinde, büyülü manzara eşliğinde denizin keyfini çıkarın derim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İlklere İlk Yazım

Seneler; bir çok insan fazlasıyla şey yaşar bu zaman diliminde ve bir çok anı biriktirir. Aslında insanın senelerce en çok yaptığı şey susmaktır belki de ya bazen yeri değildir yada mantıksız gelir konuşmak. O yüzden yazıyorum bende bir zamandan beri. Ama burada farklıymış gerçekten sustuklarım hep bendeydi önceden şimdi başkaları da okuyabilir hissi var. Hem telaşlı hem mutluyum aslında. Bu mecraya  girmeden önce sürekli hangi konu hakkında yazabilirim diye çok düşündüm. Kesin bir konu belirleyemedim kafamda sonra fark ettim ki ben sadece yazmalıyım aslında konu önemli değil, sadece bir şeyler anlatmalıyım. İşte bu istekten ötürü de ilk blog yazımın içerisindeyim şuan. Her şeyin ilki için çelik gibi bir cesaret olmalı bence. Mesela okula ilk gittiğim günü hatırlıyorum da sanki o köpekli yoldan geçen ben değilim. İlk kız arkadaşın elini tutmak örneğin nasıl bir cesaret gerektirir bilirsiniz. Bu da benim bu mecrada ki ilk yazım ve her ilk gibi cesaret gerektirdi. Umarım sonucund...

Amasra'ya İsmini Veren Güçlü Kraliçe, Amastris

Bartın'ın şahane tatil köyü Amasra ile tanışmaya ne dersiniz... Amasra, bence Karadeniz'in en tatlı yerlerinden biri. Kuytu da köşede kalmış şirin ama bir o kadar da tarihiyle kişiyi büyüleyen yer. Şehrin gürültüsünden yorulduysanız ve balığınızı şöyle Karedeniz'in hırçın dalgalarına karşı ellerinizle özgürce yemenin tadına varmak istiyorsanız adresiniz kesinlikle Amasra. Birçok adasıyla göz dolduran Amasra mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. 3000 yıllık tarihi ve hala içinde barındırdığı medeniyetlerle balıkçılık, çekicilik ve yerel sanatlarıyla mavi ve yeşilin buluşma noktası. İlk adı Sesamos olan Amasra antik çağda Paflagonya denilen bölgenin liman kentlerinden biri olduğu bilinmektedir. 13'üncü yüzyılda o zaman Cenevizlilerin elinde olan Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet bir sefer düzenler ve şehre tepeden bakarak lalasına dönüp o meşhur sözü söyler, "Lala, lala!, Çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber göndererek "Bu kadar güzel bi...