Ana içeriğe atla

Contagion - Sanki Bir Covid-19 Filmi

Kadrosunda Matt Damon, Jude Law, Gwyneth Paltrow, Kate Winslet, Marion Cotillard, Michael Douglas gibi ünlüleri barındıran ve 2011 yılında vizyona giren Contagion (Salgın) isimli filmden bahsedeceğim. Bu film 9 yıl öncesinde vizyona girmiş olmasına rağmen son bir kaç aydır en çok aratılan filmler arasında yer alıyor. Bunun sebebi de tüm dünyada etkisini gösteren koronavirüs (Covid-19) salgını ile filmin arasında ki benzerlikler. Öncelikle filmde virüsün ilk yayıldığı yerin Çin olması başlıca benzerlik olarak görülüyor.




İşte Film ve Gerçek Arasında ki Benzerlikler

Film ile gerçek koronavirüs arasında gerçekten inanılmaz benzerlikler var. Örneğin filmde MEV-1 adını verdikleri virüs yarasadan bir domuza bulaşmış ve oradan da insana bulaşarak yayılmıştı. Gerçek hayatta da sağlık profesörleri Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs içinde hayvandan insana bulaştığı üzerinde duruyor. Ayrıca koronavirüsü filmde ki MEV-1 virisü gibi yakın temas şeklinde ve solunum yolu ile bulaşıyor. 

Filmde ki bir blog yazarı blogundan yayınladığı yazı ile virüsün tedavisinin bir ilaçla mümkün olduğunu söyleyerek 10 milyon okunmaya ulaşarak ilaç firmasından yüklü miktarda para alıyor. 13 Mart 2020 tarihinde de komplo bloggerı olarak bilinen bir şahıs radyo yayını ile bir diş macunu markası vererek korona virüsünü yok ettiğini duyurdu. 


Tabi bir de marketlerin talan edilmesi olayı var. Ülkemizde olduğu gibi daha birçok ülkede de salgın sebebiyle herkes evlerine stok yapma çabasına girdi. Bunun sonucunda da market rafları boşaldı ve bir talan söz konusu oldu. Contagion (salgın) filminde de yine buna benzer hatta daha şiddetli sahneler vardı. Filmde birçok insan marketleri yağmalayarak bir parça yemek için birbirlerine zarar veriyorlardı. İşte bu yönleriyle filmin günümüz ile benzerlikler göstermesi filmi Amerika'daki Apple Uygulama Mağazası'nda en çok indirilen filmlerden biri haline getirdi. 

Nasıl Bu kadar Benzer Olabiliyor?

Filmi izlerken bu kadar gerçeklerle örtüşmesi dikkatimi çekti ve senaristin nasıl çalıştığını biraz araştırdığımda film sürecinde sürekli bilimsel gerçekliği ön planda tutmuş. Mesela Senarist Jim Bakker, filmin senaryosunu kaleme alırken WHO'ya danışmış. Aynı zamanda çeşitli virolog ve epidemiyolojistlarla iletişime geçmiş. Ayrıca Senaristin, Fortune dergisine verdiği röportajda, izleyiciye göstermek istedikleri asıl fikrin 'toplumun böylesi epidemik salgınlara karşı ne kadar savunmasız olduğuydu' şeklinde ki açıklaması da son derece dikkat çekici.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihi Kaş Ve Büyülü Olympos-Çıralı

Antalya’nın en batısında yer alan küçük bir o kadar da şirin bir tatil beldesi Kaş. Turistlerin gözdesi konumunda olan Kaş Toros dağının yamacına Likyalılar tarafından kurulmuş. Tarihte Antiphellos, Habesos ve Andifli gibi bir çok isimle anılmış. Karia ve Likya Bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunan Antiphellos, aynı zamanda bir ticaret limanıymış. Tarihte olanlardan bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yaparak üzerinde tarihi izler bulunan antik kent, Roma Dönemi’nde önem kazanmış ve Bizans Dönemi’nde de piskoposluk merkezi haline gelmiş. DEV BEGONVİLLER VE TAŞ BİNALAR Aynı zamanda antik kent gezmekten hoşlanmayanlar ise Kaş’ın şahane kumsallarında güneşlenebilir, kanoya binebilir ya da yamaç paraşütü yapabilir. Kaş’ın merkezini balık lokantaları, hediyelik eşya satan şirin dükkanlar ve tur acentelerini kaplıyor.   Ara sokaklar ise tamamen bir yarım ada olduğunu dev begonvilleri ve taş binalarıyla belli ediyor. Daracık sokaklarda ...

İlklere İlk Yazım

Seneler; bir çok insan fazlasıyla şey yaşar bu zaman diliminde ve bir çok anı biriktirir. Aslında insanın senelerce en çok yaptığı şey susmaktır belki de ya bazen yeri değildir yada mantıksız gelir konuşmak. O yüzden yazıyorum bende bir zamandan beri. Ama burada farklıymış gerçekten sustuklarım hep bendeydi önceden şimdi başkaları da okuyabilir hissi var. Hem telaşlı hem mutluyum aslında. Bu mecraya  girmeden önce sürekli hangi konu hakkında yazabilirim diye çok düşündüm. Kesin bir konu belirleyemedim kafamda sonra fark ettim ki ben sadece yazmalıyım aslında konu önemli değil, sadece bir şeyler anlatmalıyım. İşte bu istekten ötürü de ilk blog yazımın içerisindeyim şuan. Her şeyin ilki için çelik gibi bir cesaret olmalı bence. Mesela okula ilk gittiğim günü hatırlıyorum da sanki o köpekli yoldan geçen ben değilim. İlk kız arkadaşın elini tutmak örneğin nasıl bir cesaret gerektirir bilirsiniz. Bu da benim bu mecrada ki ilk yazım ve her ilk gibi cesaret gerektirdi. Umarım sonucund...

Amasra'ya İsmini Veren Güçlü Kraliçe, Amastris

Bartın'ın şahane tatil köyü Amasra ile tanışmaya ne dersiniz... Amasra, bence Karadeniz'in en tatlı yerlerinden biri. Kuytu da köşede kalmış şirin ama bir o kadar da tarihiyle kişiyi büyüleyen yer. Şehrin gürültüsünden yorulduysanız ve balığınızı şöyle Karedeniz'in hırçın dalgalarına karşı ellerinizle özgürce yemenin tadına varmak istiyorsanız adresiniz kesinlikle Amasra. Birçok adasıyla göz dolduran Amasra mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. 3000 yıllık tarihi ve hala içinde barındırdığı medeniyetlerle balıkçılık, çekicilik ve yerel sanatlarıyla mavi ve yeşilin buluşma noktası. İlk adı Sesamos olan Amasra antik çağda Paflagonya denilen bölgenin liman kentlerinden biri olduğu bilinmektedir. 13'üncü yüzyılda o zaman Cenevizlilerin elinde olan Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet bir sefer düzenler ve şehre tepeden bakarak lalasına dönüp o meşhur sözü söyler, "Lala, lala!, Çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber göndererek "Bu kadar güzel bi...