Ana içeriğe atla

Tanrı Olmak Nasıl Bir şey? Aman Tanrım Filmi

Benim çok keyif alarak izlediğim bir filmden bahsedeceğim bu yazımda. Herkesin hayatında az da olsa merak ettiği bir konu üzerine kurulu olan 'Aman Tanrım' filmi tanrı olmak üzerine ilerliyor. Başrollerini Jim Carrey, Morgan Freeman, Jennifer Aniston, Steve Carell ve Catherine Bell'in aldığı Aman Tanrım filmi, Bruce Nolan isimli bir televizyon muhabirinin hayatından bir dönemi ele alıyor. Yönetmen koltuğunda ise Tom Shadyac oturuyor. Hal böyle olunca da filme karşı ister istemez bir merak oluşuyor.





Film komedi ve dram türünün güzel bir örneği olarak 2003 yılında seyirci karşısına çıkmış. Filmde Bruce Nolan isimli karakter hayatını bir türlü düzene sokamayan TV muhabiri fakat asıl isteği çalıştığı kanal da ana haber spikeri olabilmek. Olaylar Nolan'ın istediği gibi gitmediği için sürekli tanrıya yakarmakla meşgul oluyor. Ve artık bir gün tanrı insan şeklinde Bruce Nolan'ı yeni bir iş vaadiyle yanına çağırarak ona bütün güçlerin veriyor. İşte olaylar bundan sonra başlıyor. Öncelikle kariyer hedeflerini düzene sokan Nolan diğer insanların isteklerine yetişmiyor ve otomatik olarak bütün duaları kabul ediyor ve karışıklıklar peşi sıra geliyor.




Filmde benim en çok hoşuma giden sözler ve diyaloglar şunlar oldu;

"İnsanlar basit ameleliğin değerini küçümsüyorlar. Orada özgürlük vardır. Dünyanın en mutlu insanlarından bazıları günün sonunda evlerine ter kokarak dönüyorlar."



Tanrının Bruce Nolan'a olan konuşması bence filmin asıl mesajını içeriyor.
"Çorbanı yarman bir mucize değil. Bu sihirli bir numaradır. İki işte çalışan bir annenin oğlunu futbol idmanına götürmeye zaman ayırabilmesi bir mucizedir. Bir gencin uyuşturucuya hayır, eğitime evet demesi bir mucizedir. İnsanlar her şeyi benden bekliyor halbuki bu gücün kendilerinde olduğunu fark etmiyorlar. Bir mucize mi görmek istiyorsun evlat? Mucizeyi sen yarat"

Şimdiden iyi seyirler... 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihi Kaş Ve Büyülü Olympos-Çıralı

Antalya’nın en batısında yer alan küçük bir o kadar da şirin bir tatil beldesi Kaş. Turistlerin gözdesi konumunda olan Kaş Toros dağının yamacına Likyalılar tarafından kurulmuş. Tarihte Antiphellos, Habesos ve Andifli gibi bir çok isimle anılmış. Karia ve Likya Bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunan Antiphellos, aynı zamanda bir ticaret limanıymış. Tarihte olanlardan bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yaparak üzerinde tarihi izler bulunan antik kent, Roma Dönemi’nde önem kazanmış ve Bizans Dönemi’nde de piskoposluk merkezi haline gelmiş. DEV BEGONVİLLER VE TAŞ BİNALAR Aynı zamanda antik kent gezmekten hoşlanmayanlar ise Kaş’ın şahane kumsallarında güneşlenebilir, kanoya binebilir ya da yamaç paraşütü yapabilir. Kaş’ın merkezini balık lokantaları, hediyelik eşya satan şirin dükkanlar ve tur acentelerini kaplıyor.   Ara sokaklar ise tamamen bir yarım ada olduğunu dev begonvilleri ve taş binalarıyla belli ediyor. Daracık sokaklarda ...

İlklere İlk Yazım

Seneler; bir çok insan fazlasıyla şey yaşar bu zaman diliminde ve bir çok anı biriktirir. Aslında insanın senelerce en çok yaptığı şey susmaktır belki de ya bazen yeri değildir yada mantıksız gelir konuşmak. O yüzden yazıyorum bende bir zamandan beri. Ama burada farklıymış gerçekten sustuklarım hep bendeydi önceden şimdi başkaları da okuyabilir hissi var. Hem telaşlı hem mutluyum aslında. Bu mecraya  girmeden önce sürekli hangi konu hakkında yazabilirim diye çok düşündüm. Kesin bir konu belirleyemedim kafamda sonra fark ettim ki ben sadece yazmalıyım aslında konu önemli değil, sadece bir şeyler anlatmalıyım. İşte bu istekten ötürü de ilk blog yazımın içerisindeyim şuan. Her şeyin ilki için çelik gibi bir cesaret olmalı bence. Mesela okula ilk gittiğim günü hatırlıyorum da sanki o köpekli yoldan geçen ben değilim. İlk kız arkadaşın elini tutmak örneğin nasıl bir cesaret gerektirir bilirsiniz. Bu da benim bu mecrada ki ilk yazım ve her ilk gibi cesaret gerektirdi. Umarım sonucund...

Amasra'ya İsmini Veren Güçlü Kraliçe, Amastris

Bartın'ın şahane tatil köyü Amasra ile tanışmaya ne dersiniz... Amasra, bence Karadeniz'in en tatlı yerlerinden biri. Kuytu da köşede kalmış şirin ama bir o kadar da tarihiyle kişiyi büyüleyen yer. Şehrin gürültüsünden yorulduysanız ve balığınızı şöyle Karedeniz'in hırçın dalgalarına karşı ellerinizle özgürce yemenin tadına varmak istiyorsanız adresiniz kesinlikle Amasra. Birçok adasıyla göz dolduran Amasra mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. 3000 yıllık tarihi ve hala içinde barındırdığı medeniyetlerle balıkçılık, çekicilik ve yerel sanatlarıyla mavi ve yeşilin buluşma noktası. İlk adı Sesamos olan Amasra antik çağda Paflagonya denilen bölgenin liman kentlerinden biri olduğu bilinmektedir. 13'üncü yüzyılda o zaman Cenevizlilerin elinde olan Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet bir sefer düzenler ve şehre tepeden bakarak lalasına dönüp o meşhur sözü söyler, "Lala, lala!, Çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber göndererek "Bu kadar güzel bi...