Ana içeriğe atla

Orhan Kemal - Baba Evi - Avare Yıllar

Bu yazımda art arda gelişen olayları anlatan iki kitap hakkında ki hislerimi anlatacağım. Türk edebiyatına öykü ve oyun yazılarıyla damga vuran Orhan Kemal'in 'Baba Evi' ve devamı niteliğinde olan 'Avare Yıllar' isimli eserlerinden bahsedeceğim. Daha önce bir kaynaktan edindiğim bilgiye göre Orhan Kemal ve Nazım Hikmet mahpus yıllarında aynı koğuşta kaldıkları yıllarda Orhan Kemal, Nazım Hikmet'e şiirlerini gösterirmiş fakat Hikmet, Kemal'in şiirlerini pek beğenmezmiş. Fakat bir gün Orhan Kemal, Nazım Hikmet'e öykülerini okumuş. Nazım Hikmet'in yorumu ise "sen şiirle uğraşmayı bırak ama öykü yazmaya kesinlikle devam et" olmuş. Nazım bu yorumunda haklı olacak ki Baba Evi ve Avare Yıllar kitaplarını okurken oldukça keyif aldığımı söyleyebilirim.


Yazar: Orhan Kemal
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa: 221





BABA EVİ

Öncelikle otobiyografi niteliğinde olan Baba Evi kitabından bahsetmek istiyorum. Orhan Kemal bu kitabında Adana'da geçen çocukluk ve ilk ergenlik yıllarını konu alıyor. Orhan Kemal Adana'da sert mizaçlı bir baba ve son derece yufka yürekli bir annenin oğlu, Babası tarafından oldukça sıkıntılı günler geçiren Kemal, birde babasının siyasi durumları sebebiyle erken yaşta memleket hasretine tanık oluyor. Lübnan'a göçen aile orada garsonluk gibi birçok işi yaparak hayatta kalma mücadelelerini veriyorlar.

AVARE YILLAR

Baba Evi adlı eserin devamı niteliğinde olan Avare Yıllar Orhan Kemal'in gençlik dönemini anlatan bir eser. Bu eserde Orhan Kemal'in memleket hasretiyle Lübnan'da geçirdiği günler anlatılıyor. Eğer memleketi Adana'ya dönerse top peşinde koşturduğu o mutlu günlerine geri döneceğini düşünen Kemal, en çok da babasının baskısından kurtulacağını düşünerek memlekete dönme kararı alıyor. Zor şartlarda Adana'ya varan Orhan Kemal umduğu, küçüklüğünde bıraktığı mahalleyi bulamamanın acısıyla karşılaşıyor önce ve daha sonra zorluklar peşi sıra karşısına çıkmaya devam ediyor.

Bu eserler Orhan Kemal'in ilk eserlerinden olmasına karşın dilin kullanım tekniği ile okuyucu da güzel bir tat bırakıyor. Diyalogların akıcılığı da kesinlikle kitabın en başarılı yönlerinden. İnsan ve toplum ilişkisini, bireyin duygularının temelini ekonominin oluşturduğunu son derece net bir şekilde okuyuculara gösteriyor. Orhan Kemal daha ilk eserlerinde tarihe adını yazdıracağını belli etmiş aslında. Eğer sizde benim gibi şimdiye kadar bu kitapları okumadıysanız daha fazla ertelemeyin derim.











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihi Kaş Ve Büyülü Olympos-Çıralı

Antalya’nın en batısında yer alan küçük bir o kadar da şirin bir tatil beldesi Kaş. Turistlerin gözdesi konumunda olan Kaş Toros dağının yamacına Likyalılar tarafından kurulmuş. Tarihte Antiphellos, Habesos ve Andifli gibi bir çok isimle anılmış. Karia ve Likya Bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunan Antiphellos, aynı zamanda bir ticaret limanıymış. Tarihte olanlardan bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yaparak üzerinde tarihi izler bulunan antik kent, Roma Dönemi’nde önem kazanmış ve Bizans Dönemi’nde de piskoposluk merkezi haline gelmiş. DEV BEGONVİLLER VE TAŞ BİNALAR Aynı zamanda antik kent gezmekten hoşlanmayanlar ise Kaş’ın şahane kumsallarında güneşlenebilir, kanoya binebilir ya da yamaç paraşütü yapabilir. Kaş’ın merkezini balık lokantaları, hediyelik eşya satan şirin dükkanlar ve tur acentelerini kaplıyor.   Ara sokaklar ise tamamen bir yarım ada olduğunu dev begonvilleri ve taş binalarıyla belli ediyor. Daracık sokaklarda ...

İlklere İlk Yazım

Seneler; bir çok insan fazlasıyla şey yaşar bu zaman diliminde ve bir çok anı biriktirir. Aslında insanın senelerce en çok yaptığı şey susmaktır belki de ya bazen yeri değildir yada mantıksız gelir konuşmak. O yüzden yazıyorum bende bir zamandan beri. Ama burada farklıymış gerçekten sustuklarım hep bendeydi önceden şimdi başkaları da okuyabilir hissi var. Hem telaşlı hem mutluyum aslında. Bu mecraya  girmeden önce sürekli hangi konu hakkında yazabilirim diye çok düşündüm. Kesin bir konu belirleyemedim kafamda sonra fark ettim ki ben sadece yazmalıyım aslında konu önemli değil, sadece bir şeyler anlatmalıyım. İşte bu istekten ötürü de ilk blog yazımın içerisindeyim şuan. Her şeyin ilki için çelik gibi bir cesaret olmalı bence. Mesela okula ilk gittiğim günü hatırlıyorum da sanki o köpekli yoldan geçen ben değilim. İlk kız arkadaşın elini tutmak örneğin nasıl bir cesaret gerektirir bilirsiniz. Bu da benim bu mecrada ki ilk yazım ve her ilk gibi cesaret gerektirdi. Umarım sonucund...

Amasra'ya İsmini Veren Güçlü Kraliçe, Amastris

Bartın'ın şahane tatil köyü Amasra ile tanışmaya ne dersiniz... Amasra, bence Karadeniz'in en tatlı yerlerinden biri. Kuytu da köşede kalmış şirin ama bir o kadar da tarihiyle kişiyi büyüleyen yer. Şehrin gürültüsünden yorulduysanız ve balığınızı şöyle Karedeniz'in hırçın dalgalarına karşı ellerinizle özgürce yemenin tadına varmak istiyorsanız adresiniz kesinlikle Amasra. Birçok adasıyla göz dolduran Amasra mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. 3000 yıllık tarihi ve hala içinde barındırdığı medeniyetlerle balıkçılık, çekicilik ve yerel sanatlarıyla mavi ve yeşilin buluşma noktası. İlk adı Sesamos olan Amasra antik çağda Paflagonya denilen bölgenin liman kentlerinden biri olduğu bilinmektedir. 13'üncü yüzyılda o zaman Cenevizlilerin elinde olan Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet bir sefer düzenler ve şehre tepeden bakarak lalasına dönüp o meşhur sözü söyler, "Lala, lala!, Çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber göndererek "Bu kadar güzel bi...