Ana içeriğe atla

Fantastik Sinemanın Mizahla Olan Uyumu - Güneşin Oğlu



Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci
Üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten
Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten

İyi nişan alırdı kendini asan zenci
Bira içmez ağlardı, babası değirmenci
Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci!
Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.

ÜLKÜ TAMER-YALNIZLIK




Beni filmi izlemeye iten asıl olay Haluk Bilginer'in bu şiiri okuduğu sahne oldu. Bu sahneyi izledikten sonra çok etkilendim film hakkında araştırma yapmadan izlemeye koyuldum. Düşündüğümden çok daha farklı bir film ile karşılaşmam aslında beni şaşırttı. Ama bu sizde filmin başarısız olduğu düşüncesini uyandırmasın. Aksine bu şaşkınlık fazlasıyla hoşuma gitti. Fantastik sinemanın mizahla olan uyumunu göreceğiniz bu Onur Ünlü filmi hiç şüphe yok ki sinemamızın özgün işlerinden biri. Ayrıca filmin başrollerini ise Haluk Bilginer, Özgü Namal, Bülent Emin Yarar, Köksal Engür ve Hümeyra gibi usta isimler paylaşıyor.




Emekli bir edebiyat öğretmeni olan Fikri Şemsigil'in sürekli beklediği o mucizevi olay bir güneş tutulması ile başlar. Yaşanan güneş tutulmasından sonra ilginç olaylar peşi sıra gelir ve Fikri Bey'in ruhu bir nevi başka bedenlerde yaşamaya başlar. İşte olaylar buradan sonra daha ilginç ve daha mizahi hale gelir. Tüm bu olayların çözümü ise yaşananları idrak ederek güneş batmadan sonlandırabilmek olduğu için film bu yönü ile son derece akıcı bir hal alıyor. Ayrıca olayların karmaşıklığı ve beyin jimnastiği yaptırması da izleyiciyi son ana kadar pür dikkat bir hale getirerek dikkat dağınıklığının önüne geçiyor. 



Filmin en önemli yanlarından biri ise bolca bulunan göndermelerdi. Fakat benim favori göndermem filmi jeneriğinde verilen "Biraz sonra izleyeceğiniz filmdeki olayların tamamı gerçeklere dayanmaktadır. Ancak ölenlerin hatırasına duyulan saygıdan dolayı kişi ve yer isimleri yer değiştirmiştir." ibaresi oldu diyebilirim. Onur Ünlü bu filminde bence insan ruhunu özgürleştirmeyi faklı ve ilginç bir teknikle ele almış ve bu durum kesinlikle filmi çekici kılan en önemli özelliklerden biri. Ayrıca filmin 10 gün gibi kısa bir sürede çekildiğini öğrendikten sonra da ufak hataları görmezden gelmek gayet doğal olacaktır. Güneşin Oğlu filmi gerçekten sinemamızın unutulmazları arasına ismini yazdıracak şahane bir filmdir.








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihi Kaş Ve Büyülü Olympos-Çıralı

Antalya’nın en batısında yer alan küçük bir o kadar da şirin bir tatil beldesi Kaş. Turistlerin gözdesi konumunda olan Kaş Toros dağının yamacına Likyalılar tarafından kurulmuş. Tarihte Antiphellos, Habesos ve Andifli gibi bir çok isimle anılmış. Karia ve Likya Bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunan Antiphellos, aynı zamanda bir ticaret limanıymış. Tarihte olanlardan bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yaparak üzerinde tarihi izler bulunan antik kent, Roma Dönemi’nde önem kazanmış ve Bizans Dönemi’nde de piskoposluk merkezi haline gelmiş. DEV BEGONVİLLER VE TAŞ BİNALAR Aynı zamanda antik kent gezmekten hoşlanmayanlar ise Kaş’ın şahane kumsallarında güneşlenebilir, kanoya binebilir ya da yamaç paraşütü yapabilir. Kaş’ın merkezini balık lokantaları, hediyelik eşya satan şirin dükkanlar ve tur acentelerini kaplıyor.   Ara sokaklar ise tamamen bir yarım ada olduğunu dev begonvilleri ve taş binalarıyla belli ediyor. Daracık sokaklarda ...

İlklere İlk Yazım

Seneler; bir çok insan fazlasıyla şey yaşar bu zaman diliminde ve bir çok anı biriktirir. Aslında insanın senelerce en çok yaptığı şey susmaktır belki de ya bazen yeri değildir yada mantıksız gelir konuşmak. O yüzden yazıyorum bende bir zamandan beri. Ama burada farklıymış gerçekten sustuklarım hep bendeydi önceden şimdi başkaları da okuyabilir hissi var. Hem telaşlı hem mutluyum aslında. Bu mecraya  girmeden önce sürekli hangi konu hakkında yazabilirim diye çok düşündüm. Kesin bir konu belirleyemedim kafamda sonra fark ettim ki ben sadece yazmalıyım aslında konu önemli değil, sadece bir şeyler anlatmalıyım. İşte bu istekten ötürü de ilk blog yazımın içerisindeyim şuan. Her şeyin ilki için çelik gibi bir cesaret olmalı bence. Mesela okula ilk gittiğim günü hatırlıyorum da sanki o köpekli yoldan geçen ben değilim. İlk kız arkadaşın elini tutmak örneğin nasıl bir cesaret gerektirir bilirsiniz. Bu da benim bu mecrada ki ilk yazım ve her ilk gibi cesaret gerektirdi. Umarım sonucund...

Amasra'ya İsmini Veren Güçlü Kraliçe, Amastris

Bartın'ın şahane tatil köyü Amasra ile tanışmaya ne dersiniz... Amasra, bence Karadeniz'in en tatlı yerlerinden biri. Kuytu da köşede kalmış şirin ama bir o kadar da tarihiyle kişiyi büyüleyen yer. Şehrin gürültüsünden yorulduysanız ve balığınızı şöyle Karedeniz'in hırçın dalgalarına karşı ellerinizle özgürce yemenin tadına varmak istiyorsanız adresiniz kesinlikle Amasra. Birçok adasıyla göz dolduran Amasra mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. 3000 yıllık tarihi ve hala içinde barındırdığı medeniyetlerle balıkçılık, çekicilik ve yerel sanatlarıyla mavi ve yeşilin buluşma noktası. İlk adı Sesamos olan Amasra antik çağda Paflagonya denilen bölgenin liman kentlerinden biri olduğu bilinmektedir. 13'üncü yüzyılda o zaman Cenevizlilerin elinde olan Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet bir sefer düzenler ve şehre tepeden bakarak lalasına dönüp o meşhur sözü söyler, "Lala, lala!, Çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber göndererek "Bu kadar güzel bi...