Ana içeriğe atla

Övgüye Layık Bir Yapıt - Chernobyl

Chernobyl nükleer santralinde gerçekleşen faciayı anlatan, 1’er saatlik 5 bölümü soluksuz izleyeceğiniz, 9.5 imdp puanına sahip mini bir 2019 dizisi ile karşınızdayım bu sefer. Bu yılın (2019) en popüler dizileri arasından yerini alan Chernobyl, 26 Nisan 1986’da, Ukrayna’nın Belarus sınırındaki Çernobil Nükleer Santralinde gerçekleşen, Sovyetler Birliği, Beyaz Rusya, Rusya ve Ukrayna’da, İskandinavya ve Batı Avrupa’ya kadar radyoaktif madde açığa çıkaran büyük patlamayı konu alıyor.






















Chernobyl oyuncu kadrosu şöyle; Jared Harris, Stellan Skarsgard, Jessie Buckley, Adam Nagaitis, Sam Troughton gibi isimlerin yer aldığı dizinin yönetmen koltuğunda ise Johan Renck var. Dizinin senaristliğini ise Craig Mazin yapmakta.

Dizi teknik açıdan son derece başarılı. Bu yüzden bir çırpıda izleyeceğiniz bu dizi izleyiciye nükleer enerji konusunda da bilgi edinme imkanı sağlayarak farkındalık yaratıyor. Dizi ilk bölümlerinde daha çok yaşanılan olay çerçevesinde dönüyor. O bölgede yaşayan insanların yaşadıkları zorluklar, radyasyona maruz kalan insanların nasıl acılı bir şekilde yaşamlarını kaybettiği ekrana yansıyor. Olayın politik tarafının ise son bölümlere doğru yansıtılması izleyiciyi diziye kilitlemeye yetiyor. Dizi gerçekten görüntü, sanat yönetimi ve müzik açısından gayet başarılı. Böyle bir konuya hakim başka bir dizi bulunmazken bu diziye yapılan yatırım gerçekten takdire şayan.





Edindiğim bilgiler içerisinde beni hayretler içerisinde bırakan başka bir bilgi ise dizi de gerçekçiliğin korunması için müzisyen Hildur Guðnadóttir Litvanya’daki bir nükleer santrale gönderilmesi.  Hildur, bölgedeki doğal seslerden ilham alarak dizi müziklerini oluşturmuş.

Dizi hakkında tartışma konusu olan bir konu ise dizinin Rusya’ya karşı yapılan bir karalama kampanyası olduğu. Dizi Amerika-İngiltere ortak yapımı olduğu için bu tartışmaya haklı olarak davet çıkarıyor, şüphelendiriyor. Şahsen ben dizide SSCB karşıtlığı hissetmesem de dizinin propaganda amaçlı bir tarafı olduğuna da inancım tam. Fakat dizi bence anti-komünizm propagandası olarak görülmemeli. İzlediklerinizden dolayı olayı araştırma içerisine de girerseniz kesinlikle göreceksiniz ki asıl sorun Komünizm değil. Asıl sorun dizide de değinilen hiyerarşinin mevcut olmasından kaynaklanan bozulma, bürokrasinin hantal tavır sergilemesi ve yetkililerin iş bilmezliği.



İzleyenlerin çokça düşünmesine sebep olacak bu diziyi son derece başarılı bularak herkesin izlemesini tavsiye ederim. İzleyen kişilerin aynı zamanda Akkuyu Nükleer Santrali hakkında tekrar tekrar düşünmelerini öneririm. Şakaya gelmeyecek böyle bir olayda sizce bizim ülkemiz bu durumun üstesinden gelebilir mi?






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihi Kaş Ve Büyülü Olympos-Çıralı

Antalya’nın en batısında yer alan küçük bir o kadar da şirin bir tatil beldesi Kaş. Turistlerin gözdesi konumunda olan Kaş Toros dağının yamacına Likyalılar tarafından kurulmuş. Tarihte Antiphellos, Habesos ve Andifli gibi bir çok isimle anılmış. Karia ve Likya Bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunan Antiphellos, aynı zamanda bir ticaret limanıymış. Tarihte olanlardan bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yaparak üzerinde tarihi izler bulunan antik kent, Roma Dönemi’nde önem kazanmış ve Bizans Dönemi’nde de piskoposluk merkezi haline gelmiş. DEV BEGONVİLLER VE TAŞ BİNALAR Aynı zamanda antik kent gezmekten hoşlanmayanlar ise Kaş’ın şahane kumsallarında güneşlenebilir, kanoya binebilir ya da yamaç paraşütü yapabilir. Kaş’ın merkezini balık lokantaları, hediyelik eşya satan şirin dükkanlar ve tur acentelerini kaplıyor.   Ara sokaklar ise tamamen bir yarım ada olduğunu dev begonvilleri ve taş binalarıyla belli ediyor. Daracık sokaklarda ...

İlklere İlk Yazım

Seneler; bir çok insan fazlasıyla şey yaşar bu zaman diliminde ve bir çok anı biriktirir. Aslında insanın senelerce en çok yaptığı şey susmaktır belki de ya bazen yeri değildir yada mantıksız gelir konuşmak. O yüzden yazıyorum bende bir zamandan beri. Ama burada farklıymış gerçekten sustuklarım hep bendeydi önceden şimdi başkaları da okuyabilir hissi var. Hem telaşlı hem mutluyum aslında. Bu mecraya  girmeden önce sürekli hangi konu hakkında yazabilirim diye çok düşündüm. Kesin bir konu belirleyemedim kafamda sonra fark ettim ki ben sadece yazmalıyım aslında konu önemli değil, sadece bir şeyler anlatmalıyım. İşte bu istekten ötürü de ilk blog yazımın içerisindeyim şuan. Her şeyin ilki için çelik gibi bir cesaret olmalı bence. Mesela okula ilk gittiğim günü hatırlıyorum da sanki o köpekli yoldan geçen ben değilim. İlk kız arkadaşın elini tutmak örneğin nasıl bir cesaret gerektirir bilirsiniz. Bu da benim bu mecrada ki ilk yazım ve her ilk gibi cesaret gerektirdi. Umarım sonucund...

Amasra'ya İsmini Veren Güçlü Kraliçe, Amastris

Bartın'ın şahane tatil köyü Amasra ile tanışmaya ne dersiniz... Amasra, bence Karadeniz'in en tatlı yerlerinden biri. Kuytu da köşede kalmış şirin ama bir o kadar da tarihiyle kişiyi büyüleyen yer. Şehrin gürültüsünden yorulduysanız ve balığınızı şöyle Karedeniz'in hırçın dalgalarına karşı ellerinizle özgürce yemenin tadına varmak istiyorsanız adresiniz kesinlikle Amasra. Birçok adasıyla göz dolduran Amasra mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. 3000 yıllık tarihi ve hala içinde barındırdığı medeniyetlerle balıkçılık, çekicilik ve yerel sanatlarıyla mavi ve yeşilin buluşma noktası. İlk adı Sesamos olan Amasra antik çağda Paflagonya denilen bölgenin liman kentlerinden biri olduğu bilinmektedir. 13'üncü yüzyılda o zaman Cenevizlilerin elinde olan Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet bir sefer düzenler ve şehre tepeden bakarak lalasına dönüp o meşhur sözü söyler, "Lala, lala!, Çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber göndererek "Bu kadar güzel bi...