Ana içeriğe atla

Yeşilin 50 Tonu Rİze...

Birçok Karadeniz aşığı için en önemli şehirlerden biri şüphesiz Rizedir. Yemyeşil doğası ve durmak bilmeyen akarsuları ile Rize yayla turizminin ülkemizde ki en önemli temsilcisidir . Rize yolculuğu için Trabzon'dan otostopa başladığımızda çok heyecanlıydık. Fakat saatlerce çekilen otostop sonrası bu heyecan yerini umutsuzluğa bırakmaya başlamıştı. Fakat uzun bekleyişin ardından sarı renk bir minibüs hedefimiz olan Ayder yaylasına kadar götürdü.






BETONLAR İÇİNDE BİR YAYLA "AYDER"

Çamlıhemşinde bulunan Ayder yaylası Çamlıhemşin ilçe merkezine 19 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Ayder'e doğru ilerlerken yol boyunca Ladin ve Kayın ormanları sizi sık sık selamlayacaklardır. Çamla kaplı yamaçları geride bıraktıkça temiz havanın sizi etkisi altına aldığını fark edeceksiniz. Ayder'e ilk girdiğiniz anda betonlaşmaya karşı koymaya çalışan ve hala güzel kalabilen yemyeşil bir yayla karşılıyor sizi. Daha sonra uzaklardan birçok tulum sesi gelecek kulağınıza ve horon çığlıklarını duyduğunuz da yüzünüzde yorgunluğunuzu unutturan bir gülümseme. Yayla'da her bütçeye uygun bungalov evlerden lüks otellere, aile pansiyonlarından yayla evlerine kadar birçok konaklama çeşidi bulunuyor.

Ayder yaylasında dağın zirvesinden çıkan su dağın eteklerinde muazzam görünümlü bir şelaleye dönüşüyor. Görüntüsü sebebiyle gelin tülüne benzetildiği için Gelin Tülü Şelalesi olarak bilinir. Gelin tülüne karşı yöreye özgü yiyecek olan mıhlamayı da tatmadan dönmeyin derim.






BULUT TARLASINDA GÜN BATIMI "HUSER YAYLASI"

Rize'ye gitmişseniz gitmeniz gereken asıl yer Huser Yaylasıdır. Kesinlikle görmeniz gereken bu yayla sizi bulutların üstüne çıkma tabirini gerçek anlamda yaşatan bir yer. Fakat Huser Yaylasına ulaşım oldukça zor, toprak yoldan 2320 rakımı olan bir yaylaya tırmanmanız gerekecek. Ama size şunun garantisini verebilirim zirveye ulaştığınız da karşılaşacağınız manzara  kesinlikle tüm yorgunluğunuzu yok edecek.

Bizim Huser Yaylasına çıkma maceramızın herkesten daha zor olduğuna kesinlikle eminim çünkü otostop çektik ve sonucunda yayla zirvesinde çalışma yapmaya giden bir vince binmek zorunda kaldık. Son derece çamurlu ve virajlı yollarda aracımız sürekli çamura gömüldü ve her virajda saatlerce vakit kaybettik. 2 saat sonra zirveye vardığımız da işte o muhteşem manzara bizi inanılmaz heyecanlandırdı.

Sanki Dünya'nın bütün sessizliği oraya toplanmıştı üşütmeyen ama güzel hissettiren bir sis esintisi içinde kalmanın verdiği mutluluk var Huser'de. Tam bu güzelliği tadarken o hafif esinti önünüzde ki sisi dağıtıp O muazzam bulut tarlası manzarasını çıkarttığında karşınıza hafif şaşkın bir gülümseme belirecek suratınız da. Sonra O manzaraya karşı salıncağa bineceksiniz sonra siz sallanırken bulutların üzerinde güneş batacak pamuk gibi bulutların içine... İşte böyle bir yer Huser... Yolunuz Rize'ye düşerse ilk gitmeniz gereken yer bence kesinlikle Huser.





YAŞLI ASKER "ZİLKALE"

Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinin 12 km güneyinde bulunan Zilkale, Dağların arasında ve Fırtına Deresinden yaklaşık 100 metre yükseklikte bulunan son derece iyi korunmuş büyüleyici bir yapı.

Zilkale'nin çok kısa şekilde tarihinden bahsedecek olursak Osmanlı döneminde ki adı Zir kale olup "aşağı kale" anlamına gelmekteymiş. Önceleri ahşap halde inşa edildiği tahmin edilen kalenin taş zemine dönüştürülmesi 13. yüzyılda sağlanmış. Bizans döneminde doğu yönünden gelebilecek saldırıları bir gözetleme kalesi olarak kullanılmış.

Zilkale küçük bir kale olmasına rağmen dağların tamamının bekçisi gibi yüzyıllardır orada duruyor. Zamanında o coğrafya da yaşamış insanları tehlikelerden koruyan yaşlı bir asker gibi şimdilerde de ziyaretçilerinin onu ziyaret edip hakkettiği değerin gösterilmesini bekliyor.





'BEYAZ GÜRÜLTÜ' PALOVİT ŞELALESİ

Zilkale'den aşağı doğru devam ettiğiniz de 7-8 km'lik bir yoldan sonra işte sizi karşılayan O 'beyaz gürültü' Palovit'in ta kendisi...
Kaçkar Dağları Milli Parkı içinde bulunan Palovit Şelalesi Rize'nin debisi en yüksek şelalelerinden biri olma özelliğini taşıyor. Gür ormanların içerisinde bulunan Palovit 15 metre yükseklikten köpürüyor. Son derece bakir bir alan da bulunan bu doğa harikası şelaleye giderek su damlacıklarının teninize değmesine izin verin.










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihi Kaş Ve Büyülü Olympos-Çıralı

Antalya’nın en batısında yer alan küçük bir o kadar da şirin bir tatil beldesi Kaş. Turistlerin gözdesi konumunda olan Kaş Toros dağının yamacına Likyalılar tarafından kurulmuş. Tarihte Antiphellos, Habesos ve Andifli gibi bir çok isimle anılmış. Karia ve Likya Bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunan Antiphellos, aynı zamanda bir ticaret limanıymış. Tarihte olanlardan bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yaparak üzerinde tarihi izler bulunan antik kent, Roma Dönemi’nde önem kazanmış ve Bizans Dönemi’nde de piskoposluk merkezi haline gelmiş. DEV BEGONVİLLER VE TAŞ BİNALAR Aynı zamanda antik kent gezmekten hoşlanmayanlar ise Kaş’ın şahane kumsallarında güneşlenebilir, kanoya binebilir ya da yamaç paraşütü yapabilir. Kaş’ın merkezini balık lokantaları, hediyelik eşya satan şirin dükkanlar ve tur acentelerini kaplıyor.   Ara sokaklar ise tamamen bir yarım ada olduğunu dev begonvilleri ve taş binalarıyla belli ediyor. Daracık sokaklarda ...

İlklere İlk Yazım

Seneler; bir çok insan fazlasıyla şey yaşar bu zaman diliminde ve bir çok anı biriktirir. Aslında insanın senelerce en çok yaptığı şey susmaktır belki de ya bazen yeri değildir yada mantıksız gelir konuşmak. O yüzden yazıyorum bende bir zamandan beri. Ama burada farklıymış gerçekten sustuklarım hep bendeydi önceden şimdi başkaları da okuyabilir hissi var. Hem telaşlı hem mutluyum aslında. Bu mecraya  girmeden önce sürekli hangi konu hakkında yazabilirim diye çok düşündüm. Kesin bir konu belirleyemedim kafamda sonra fark ettim ki ben sadece yazmalıyım aslında konu önemli değil, sadece bir şeyler anlatmalıyım. İşte bu istekten ötürü de ilk blog yazımın içerisindeyim şuan. Her şeyin ilki için çelik gibi bir cesaret olmalı bence. Mesela okula ilk gittiğim günü hatırlıyorum da sanki o köpekli yoldan geçen ben değilim. İlk kız arkadaşın elini tutmak örneğin nasıl bir cesaret gerektirir bilirsiniz. Bu da benim bu mecrada ki ilk yazım ve her ilk gibi cesaret gerektirdi. Umarım sonucund...

Amasra'ya İsmini Veren Güçlü Kraliçe, Amastris

Bartın'ın şahane tatil köyü Amasra ile tanışmaya ne dersiniz... Amasra, bence Karadeniz'in en tatlı yerlerinden biri. Kuytu da köşede kalmış şirin ama bir o kadar da tarihiyle kişiyi büyüleyen yer. Şehrin gürültüsünden yorulduysanız ve balığınızı şöyle Karedeniz'in hırçın dalgalarına karşı ellerinizle özgürce yemenin tadına varmak istiyorsanız adresiniz kesinlikle Amasra. Birçok adasıyla göz dolduran Amasra mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. 3000 yıllık tarihi ve hala içinde barındırdığı medeniyetlerle balıkçılık, çekicilik ve yerel sanatlarıyla mavi ve yeşilin buluşma noktası. İlk adı Sesamos olan Amasra antik çağda Paflagonya denilen bölgenin liman kentlerinden biri olduğu bilinmektedir. 13'üncü yüzyılda o zaman Cenevizlilerin elinde olan Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet bir sefer düzenler ve şehre tepeden bakarak lalasına dönüp o meşhur sözü söyler, "Lala, lala!, Çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber göndererek "Bu kadar güzel bi...