Ana içeriğe atla

"Özgür ülke her zaman vardır" Martıların Efendisi

Fragmanı birçok kişi tarafından eminim ki ilgiyle izlendi ama bu film köşe başı sinema salonlarında bile çok fazla vizyonda kalamadı. Bu yüzden de filmi kaçıran birçok kişi olduğunu düşünüyorum.
Martıların Efendisi filmi her açıdan izlenmesi gereken muazzam bir yapıt olmuş.






Filmin kadrosu zaten insanı filme çeken en büyük etken. Bu yüzden de filmden beklenti oldukça yüksek oldu fakat o beklentiyi bence büyük bir oranda karşıladı diyebilirim. Oyunculuklar açısında da Mehmet Günsür gerçekten karakteri yaşıyor çokça alkışı hak ediyor. Özellikle martılarla birlikte yaptığı dans figürlerini andıran o sahne kesinlikle filmin en güzel sahnelerinden.  Nejat İşler ve Timuçin Esen filmde az görülmüş olsalar da yine de hakkını vermişler. Konuk oyuncu kadrosu da filme oldukça keyif katmış. Farklı olarak bence ağır şizofreniyle yolculuğun kronolojik detaylarını bilmesek de olabilirdi.





Martıların Efendisi herkes de farklı anlamlar çıkartabilecek bir film. Filmin bende uyandırdığı en büyük duygu İstanbul'un sahil kasabasında yaşama tutunma çabası olan bir kişinin ve sevmediği adamla evlendirilen kadının çığlığı çağrışımı oldu. Bu yönüyle de günümüz sorunlarını konu alması gayet güzel olmuş. Aslında herkesin hayal dünyasında vardır bir ütopik "Özgür Ülkesi" bu açıdan bakıldığında insanların insan kalabilme çabasını filmde görmeniz mümkün.











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tarihi Kaş Ve Büyülü Olympos-Çıralı

Antalya’nın en batısında yer alan küçük bir o kadar da şirin bir tatil beldesi Kaş. Turistlerin gözdesi konumunda olan Kaş Toros dağının yamacına Likyalılar tarafından kurulmuş. Tarihte Antiphellos, Habesos ve Andifli gibi bir çok isimle anılmış. Karia ve Likya Bölgeleri arasındaki bağlantıyı sağlayan yolların kesişme noktasında bulunan Antiphellos, aynı zamanda bir ticaret limanıymış. Tarihte olanlardan bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yaparak üzerinde tarihi izler bulunan antik kent, Roma Dönemi’nde önem kazanmış ve Bizans Dönemi’nde de piskoposluk merkezi haline gelmiş. DEV BEGONVİLLER VE TAŞ BİNALAR Aynı zamanda antik kent gezmekten hoşlanmayanlar ise Kaş’ın şahane kumsallarında güneşlenebilir, kanoya binebilir ya da yamaç paraşütü yapabilir. Kaş’ın merkezini balık lokantaları, hediyelik eşya satan şirin dükkanlar ve tur acentelerini kaplıyor.   Ara sokaklar ise tamamen bir yarım ada olduğunu dev begonvilleri ve taş binalarıyla belli ediyor. Daracık sokaklarda ...

İlklere İlk Yazım

Seneler; bir çok insan fazlasıyla şey yaşar bu zaman diliminde ve bir çok anı biriktirir. Aslında insanın senelerce en çok yaptığı şey susmaktır belki de ya bazen yeri değildir yada mantıksız gelir konuşmak. O yüzden yazıyorum bende bir zamandan beri. Ama burada farklıymış gerçekten sustuklarım hep bendeydi önceden şimdi başkaları da okuyabilir hissi var. Hem telaşlı hem mutluyum aslında. Bu mecraya  girmeden önce sürekli hangi konu hakkında yazabilirim diye çok düşündüm. Kesin bir konu belirleyemedim kafamda sonra fark ettim ki ben sadece yazmalıyım aslında konu önemli değil, sadece bir şeyler anlatmalıyım. İşte bu istekten ötürü de ilk blog yazımın içerisindeyim şuan. Her şeyin ilki için çelik gibi bir cesaret olmalı bence. Mesela okula ilk gittiğim günü hatırlıyorum da sanki o köpekli yoldan geçen ben değilim. İlk kız arkadaşın elini tutmak örneğin nasıl bir cesaret gerektirir bilirsiniz. Bu da benim bu mecrada ki ilk yazım ve her ilk gibi cesaret gerektirdi. Umarım sonucund...

Amasra'ya İsmini Veren Güçlü Kraliçe, Amastris

Bartın'ın şahane tatil köyü Amasra ile tanışmaya ne dersiniz... Amasra, bence Karadeniz'in en tatlı yerlerinden biri. Kuytu da köşede kalmış şirin ama bir o kadar da tarihiyle kişiyi büyüleyen yer. Şehrin gürültüsünden yorulduysanız ve balığınızı şöyle Karedeniz'in hırçın dalgalarına karşı ellerinizle özgürce yemenin tadına varmak istiyorsanız adresiniz kesinlikle Amasra. Birçok adasıyla göz dolduran Amasra mutlaka görülmesi gereken bir yerdir. 3000 yıllık tarihi ve hala içinde barındırdığı medeniyetlerle balıkçılık, çekicilik ve yerel sanatlarıyla mavi ve yeşilin buluşma noktası. İlk adı Sesamos olan Amasra antik çağda Paflagonya denilen bölgenin liman kentlerinden biri olduğu bilinmektedir. 13'üncü yüzyılda o zaman Cenevizlilerin elinde olan Amasra'ya Fatih Sultan Mehmet bir sefer düzenler ve şehre tepeden bakarak lalasına dönüp o meşhur sözü söyler, "Lala, lala!, Çeşm-i cihan bu m'ola" ve kaleye haber göndererek "Bu kadar güzel bi...